gida etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gida etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Mayıs 2025 Cuma

BEE’O 12 Yaşında-Yılmaz Parlar


HABERLERHABERLERHABERLERHABERLERHABERLER







  

BEE’O 12 Yaşında

“Arı Varsa Hayat Var” Diyerek Sadece Ürün Değil, Umut da Üretiyor
Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, “Sürdürülebilirliği, bilimi ve toplumsal faydayı bir araya getirdik”

Arı ürünleri alanında Türkiye'nin öncü markası BEE’O, 12. kuruluş yıl dönümünü “Arı Varsa Hayat Var” temasıyla kutladı. Bilim, çevre ve sosyal sorumluluğun iç içe geçtiği bu özel etkinlikte, markanın kurucusu ve CEO’su Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı'nın konuşması dikkat çekti.

Etkinlikte ayrıca iklim bilimci Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu da yer alarak arıların doğa ve iklimle olan hayati ilişkisini gözler önüne serdi.



Anne Çaresizliğinden Küresel Girişimciliğe

İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği mezunu olan Dr. Samancı, konuşmasında girişimcilik serüvenini şu sözlerle özetledi:
“Her şey, bağışıklık sistemi zayıf olan oğlum için doğal ve etkili bir çözüm arayışımda başladı. Propolisin gücünü keşfettim ama Türkiye’de bu ürünü güvenle alabileceğiniz bir kaynak yoktu. Eksik olan neydi diye değil, eksik olanı nasıl tamamlarım diye düşündüm.”

Bu ihtiyaç, onu akademik bilgi ile saha tecrübesini birleştirerek İTÜ ARI Teknokent’te BEE’O’yu kurmaya yöneltti. TÜBİTAK destekli projelerle temelleri atılan girişim, bugün 30'dan fazla ülkeye ihracat yapan, uluslararası raflarda yer bulan bir markaya dönüştü.

“Üniversite-Sanayi İş Birliğinin Altın Örneklerinden Biriyiz”

Dr. Samancı, üretim süreçlerinde bilimsel standartlara bağlı kalarak Türkiye’de bir ilki başardıklarını vurguladı:
“Dünyada geçerliliği olan ilk arı ürünleri sertifikasını alan firmayız. İzlenebilir üretim modelimiz sayesinde, tüketici ürünün hangi arıcıdan, hangi bölgeden geldiğini şeffaf biçimde görebiliyor. Bu, sadece bizim değil Türkiye’nin başarısıdır.”



Doğadan Gelen Gücü Bilimle Buluşturmak

BEE’O’nun ürün gamında propolis, arı sütü, polen ve ham bal gibi doğal ürünler yer alıyor. Bu ürünler, antiviral, antibakteriyel, antioksidan ve antikanserojen özellikleriyle bağışıklık sistemine katkı sağlıyor. Samancı, “Ürünlerimizi üretirken çocuklarımızın bile güvenle tüketebileceği saflıkta olmalarına özen gösteriyoruz” diyerek kalite konusundaki titizliklerini vurguladı.

Arıların Hayatla Bağlantısı, Bilimsel Bakış

Etkinlikte söz alan İTÜ Meteoroloji Uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, arıların ekosistemle olan hassas ilişkisine dikkat çekti:
“Arılar, çevre değişikliklerine en hızlı tepki veren canlılar arasında. Bu nedenle iklim krizini izleyebileceğimiz birer biyolojik sensör gibiler. Onları korumak, iklimi korumaktır.”

Yangınlara Karşı Sessiz Kahramanlık

Son yıllarda yaşanan orman yangınlarında zarar gören arıcılara destek veren BEE’O, üç buçuk milyon arının açlıktan ölmesini önledi. Şirket, sadece ticari başarılarıyla değil, arıcılara sağladığı eğitim, malzeme ve ekipman desteğiyle de takdir topluyor. Samancı, “Bu destekler sayesinde ekosistemle birlikte üretim yapmayı sürdürüyoruz” dedi.



Doğa Dostu Ürünler ve Kampanyalar

BEE’O, sıfır atık belgeli tesislerinde %100 doğal içeriklerle çevre dostu üretim yapıyor. Özellikle non-nano mineral çinko ve Anadolu propolisi içeren doğal güneş kremi, zararlı kimyasal içermemesi ve doğaya duyarlı formülüyle dikkat çekti. “Bu Kovanda Araba Var” kampanyası ise hem müşteri memnuniyetine hem de çevreci farkındalığa katkı sağladı. Elektrikli araç gibi çevreci ödüllerle karbon ayak izine dikkat çekildi.

Kadın Gücü, Bilim ve Vizyon

Dr. Samancı’nın azmi, bilime olan bağlılığı ve sürdürülebilir üretim vizyonu; onu sadece başarılı bir girişimci değil, aynı zamanda sosyal bir lider konumuna taşıdı.

Türkiye’de kadın girişimciliği açısından da ilham kaynağı olan bu başarı hikâyesi, “arı varsa hayat var” cümlesinin sadece bir slogan değil, bir yaşam felsefesi olduğunu ortaya koydu.

yilmazparlar@yahoo.com

 

9 Nisan 2025 Çarşamba

Umutlu Gelecek Derneği-Medeniyetler Sofrası-Yılmaz Parlar


HABERLERHABERLERHABERLERHABERLERHABERLER







  UMAR’dan Sürdürülebilir Geleceğe Sofralık Bir Mesaj

Medeniyetler Sofrası’nda Kültürler Buluştu

Umutlu Gelecek Derneği’nden İstanbul’un Çok Sesli Kültürüne Sofralık Vefa



Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda; eğitim, çevre, ekonomi ve toplumsal farkındalık alanlarında yenilikçi ve dijitalleşmenin gerekliliklerine uygun projeler üreten Umutlu Gelecek Derneği (UMAR), 8 Nisan 2025 Salı günü Şişli Radisson Blu Hotel’de anlamlı bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.

Medeniyetler Sofrası” temasıyla gerçekleştirilen buluşma, İstanbul’un zengin kültürel mirasını sofralar aracılığıyla yaşatmayı ve kültürler arası dayanışmaya dikkat çekmeyi amaçladı.

UMAR Başkanı Füsun Türken Uysal’dan İlham Veren Konuşma

Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren UMAR Yönetim Kurulu Başkanı Füsun Türken Uysal, sadece ülkemiz için değil tüm dünya için duyarlılık ve vizyonla hareket ettiklerini vurgulayarak şu ifadelere yer verdi:

“Umutlu Gelecek Derneği olarak insan onuruna yakışır, adil, demokratik ve dijitalleşmeyle uyumlu bir toplum vizyonuyla çalışıyoruz. Sivil toplumun gücüne inanıyor, ulusal sınırları aşarak küresel iş birlikleriyle fark yaratmayı hedefliyoruz. Kadınların ekonomik özgürlüklerine kavuşması, iş dünyasında daha fazla yer almaları için uluslararası dayanışmayı önemsiyoruz.”

Konuşmasında ayrıca etkinliğe katkı sağlayan isimlere de teşekkürlerini ileten Uysal, “Bu özel sofrada bizlerle olan değerli konuşmacılarımıza, özellikle Şef ve Yazar Maria Ekmekçioğlu’na, araştırmacı yazar Takuhi Tovmasyan’a, şair-yazar Nadya Şener Hanımefendi’ye ve elbette oturumun mimarı Saray ve Kültür Tarihçisi A. Çağrı Başkurt Beyefendi’ye teşekkür ediyorum,” dedi.

Medeniyetler Sofrası'nda İstanbul'un Renkli Mirası Konuşuldu Rum, Ermeni ve Süryani Kültürleri Buluştu



İstanbul’un Sofrasına Çok Sesli Kültürler Konuk Oldu

İstanbul’un kadim kültürlerini bir araya getiren "Medeniyetler Sofrası" etkinliği, Umutlu Gelecek Derneği (UMAR) tarafından düzenlenen özel bir panelle renkli anlara sahne oldu. Rum, Ermeni ve Süryani mutfaklarının ve geleneklerinin ele alındığı panelde, İstanbul’un zengin kültürel mozaiği bir kez daha gözler önüne serildi.

Etkinlik kapsamında düzenlenen panelde; İstanbul mutfağının çok kültürlü yapısı, Rum, Ermeni ve Süryani sofralarının lezzetleri ve gelenekleri konuşuldu. Modaratörlüğünü Saray ve Kültür Tarihçisi, küratör A. Çağrı Başkurt’un üstlendiği panelde, gastronomi ve kültürün kesişiminde önemli bilgiler ve anekdotlar paylaşıldı.



Çok Kültürlü Mirasın Lezzetleri ve Hikayeleri

Moderatörlüğünü Saray ve Kültür Tarihçisi A. Çağrı Başkurt’un üstlendiği panelde, konunun uzmanları İstanbul’un kaybolmaya yüz tutmuş değerlerini yeniden hatırlattı.

."İstanbul, Hepimizin Ortak Evidir"

Panelde ortak vurgu, İstanbul’un çok kültürlü yapısının korunması gerektiği oldu. Moderatör A. Çağrı Başkurt"Bu şehir, farklılıkların bir arada yaşadığı bir medeniyetler beşiğidir. Onun zenginliğini geleceğe taşımak hepimizin görevi" diyerek sözlerini tamamladı.



Panelin Dikkat Çeken Konuşmacıları

Maria Ekmekçioğlu – Şef, Yazar, Restoran Sahibi ve TV Programı Sunucusu: Sofraların barış ve birlikteliği temsil ettiğine dikkat çekti. “Yemek bir halkın tarihidir,” diyerek Rum mutfağının İstanbul’daki izlerini anlattı."Bu toprakların lezzetleri, aslında birer barış ve kardeşlik mesajı taşır" dedi. Ekmekçioğlu, özellikle balık yemekleri ve zeytinyağlı mezelerin Rum mutfağındaki yerini vurguladı.

Takuhi Tovmasyan – Araştırmacı Yazar: Aile büyüklerinden kalan tariflerin hem kültürel hem duygusal miras olduğunu aktardı. Özellikle Ermeni yemek kültürünün Anadolu’daki derin izlerine değindi. Ermeni mutfağının İstanbul’daki izlerini paylaştı. "Toplumsal hafıza yemeklerle aktarılır" diyen Tovmasyan, harissa, anuşabur ve çeşitli et yemeklerinin Ermeni kültüründeki önemini anlattı.

Nadya Şener – Şair ve Yazar: “Sofra, kadim bir hafızadır. Şiir gibi katmanlı, anlamlı ve derindir,” diyerek Süryani geleneklerinin günümüze taşınma biçimlerini paylaştı.

Süryani kültürünün İstanbul’daki yansımalarını şiirsel bir dille aktardı. "Yemekler sadece karın doyurmaz, aynı zamanda birer kültür köprüsüdür" diyen Şener, Süryani mutfağının baharat kullanımı ve geleneksel tatlıları hakkında bilgiler verdi.

Etkinliğin ardından katılımcılar, Rum, Ermeni ve Süryani mutfaklarından örneklerin sunulduğu bir sofrada bir araya gelerek, kültürler arası lezzet şölenine tanıklık etti.

Kadim Değerlerle Geleceğe Umut Taşıyan Bir Platform

Umutlu Gelecek Derneği, toplumun her kesimine dokunan projeleriyle; kadim değerleri bugüne taşıyan, kadınları ekonomik hayata katan ve dijital çağın gereklerine uygun vizyoner çözümler üreten bir yapı olarak öne çıkıyor.

Etkinlik, katılımcılara sadece lezzetli bir kültürel yolculuk değil; aynı zamanda sivil toplumun dönüştürücü gücü üzerine derin düşünceler sunan bir deneyim oldu.

UMAR’ın düzenlediği bu anlamlı etkinlik, İstanbul’un unutulmaya yüz tutan renklerini yeniden gündeme taşıyarak, kültürel diyaloğa katkı sağladı.

"Medeniyetler Sofrası, sadece yemeklerin değil, hikayelerin de buluştuğu bir şölendi. İstanbul’un çok kültürlü mirası, böyle etkinliklerle yaşatılıyor."



Toplantı sonrası Sürpriz gelişme UMAR Başkanı Füsun Türken Uysal’ın Doğum günü nedeniyle final etkinliğe renk katdı. Doğum günü pastası Başkan Uysal tarafından kesildi.

yilmazparlar@yahoo.com